BÖLGEMİZ:
Kılıç, 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimler öncesinde siyasi partilere çağrıda bulundu

 Türkiye’de ağırlıklı olarak Ağrı, Ardahan, Iğdır, Kars, Van, Muş, Erzurum, Bitlis ve Diyarbakır yerleşik olan Celali Ailesi geçtiğimiz aylarda Celali Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı adıyla bir vakıf kurdu.

Türkiye’nin yanı sıra Kazakistan başta olmak üzere Türki Cumhuriyetlerde de mensupları bulunan Celali Ailesi’nin nüfusunun 9-12 milyon olduğu tahmin ediliyor.  Böylesine güçlü bir nüfusa sahip olan ailenin yeni kurulan vakfının başkanlığını ise iş insanı Cafer Kılıç yürütüyor. Başkan Kılıç, Celali Ailesi’ni; Türkiye’de din, dil, ırk ayrımı yapmadan kardeşçe ülkenin birlik bütünlüğünü korumayı gaye edinen bir aile profili olarak tanımlıyor.  Başkan Cafer Kılıç; İzmir, Ankara, Bursa ve İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşamlarını sürdüren aile fertlerinin olduğunu hatırlatarak yerel seçimlere yönelik söyleyecek sözleri olduğunu belirtti.

“TOPLUM YANLIŞTAN SIYRILMALI, MİKRO ANLAYIŞTAN KURTULMALI”

Vakıf Başkanı Cafer Kılıç, “Türkiye Mart ayında kentleri 5 yıl boyunca yönetecek yeni kadroları seçecek. Bu seçime 10 ilimizde yaşanan büyük deprem felaketinin gölgesinde, büyükşehirlerde de yaşanmasının an meselesi olduğunun bilinciyle gidiyoruz. Kentleri yönetmeye talip olan siyasi partilerin her şeyden önce gündemi kentlerin dönüştürülerek dirençli hale getirilmesi olmalıdır. Partiler bu husustaki çalışmalara öncelik vermelidir. Adaylar, halkın karşısına kentlerin güçlendirilmesine yönelik projelerini yarıştırılarak çıkmalıdırlar. Toplumu öyle bir noktaya getirdiler ki kentlerin 5 yıl sonraki soysal, kültürel ve fiziksel durumlarını hayal ederek oy kullanmıyoruz. ‘Hangi aday hemşerimizmiş?’, ‘Etnik kökeni mezhebi neymiş?’ diye bakıyoruz. Yetmiyor Anadolu’nun aynı ilinden geliyorsa köyüne kasabasına iniyoruz. Toplum bu yanlıştan sıyrılmalı, mikro anlayıştan kurtulmalı.

“MAHALLELER DEMOGRAFİK FARKLILIKLARIMIZLA PLANLANMIŞ YERLER DEĞİL”

İstanbul’da aynı caddelerde yürüyoruz. Aynı ulaşım araçlarını kullanıyoruz. Şehirde bir tane itfaiye müdürlüğü var. İSKİ’nin bir ikamesi var mı? Yok. Oturduğumuz mahalleler demografik farklılıklarımızla planlanmış yerler değil. Bir belediye başkanı Kürt’se örneğin; ‘ben şu mahalleye hizmet götürmem orada sandıktan MHP birinci parti çıktı’ diyebilir mi? Daha somut örnek verecek olursam; Esenyurt ilçemizde ağırlıklı olarak HDP seçmeninin desteği ile Kürt kökenli bir arkadaşımız CHP’den belediye başkanı seçildi. 5 yıldır hizmet ediyor. Ona o dönem İyi Partili ülkücü de çalıştı, oy verdi. Başkan “ben ülkücü birinin kapısının önünden çöp almam” diyor mu? Silivri Belediye Başkanı MHP’den seçildi. Kürtlere belediye hizmeti götürmeyi reddettiğini duyan bilen var mı? O’nun hizmet edeceğine inanıp oy veren Kürtler yok mu?” Artık kutuplaşma siyasetinden bıktık. Ben ticaret yapıyorum. Her gün yüzlerce insanla oturuyorum kalkıyorum. Sosyal hayatımızdaki paydaşlarımız arasında HDP’nin görüşlerini destekleyen de var. Zafer Partisi’nin görüşlerini destekleyen de var. Aynı masalarda yemek yiyorlar, birbiri ile ticaret yapıyorlar. Dahası birbiriyle komşuluk yapıyorlar. Hastası olanın arabası yoksa, zıt düşüncedeki komşusu onun hastasını kapıp hastaneye koşuyor.

“ŞEHRİN DOKUSU BOZULDU İSTANBUL ARTIK ESTETİK DEĞİL”

O yüzden ben diyorum ki şehre duyduğumuz sorumluluklarımızla, kente sunabileceğimiz katkılarımızla yarışalım. Ben işim gereği mekanlar tasarlıyorum, zanaat icra ediyorum. İstanbulumuz tarihi estetiğinden uzaklaşıyor. İstanbul seyredene de içinde yaşana da keyif vermiyor. Şehrin dokusu bozuldu artık estetik değil. İstanbul’u kentsel dönüşümle yıkıp yaparken estetik kaygımız olmalı. Şehrin ruhunu geri getirmemiz gerekir. Sadece mekansal olarak da değil. İstanbul hanımefendileri, beyefendileri dolaşmalı sokaklarında. Fakat bu kutuplaşmayla, ayrışmayla olmaz. İnsanların birbirini sevmediği bir kentte, estetikten, zamanın ruhunu geri getirmekten, mutluluktan söz etmek mümkün olamaz. Siyaset uzlaşmak zorunda kardeşim. CHP AKP’yle, MHP HDP’yle, TİP Refah’la,  İYİ Parti HÜDAPAR’la, Zafer DEVA’yla mücadelesini 783.562 km²  çapındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşlarına daha iyi hizmet vermek için yapmak zorundalar. Milyonlarca nüfusu olan, bu saydığım partilerin tamamında aileden fertleri olan büyük Celali Ailesi olarak siyasi partilerden;  barış, kardeşlik, sevgi, huzur, hizmet, refah ve konfor için toplumun gerçek gündemi olan çalışmaları ve kucaklayıcı bakış açısını talep ediyoruz” diye konuştu.

Kılıç son olarak vakfın kuruluş amacına vurgu yapmak istedi.

Celali Ailesi olarak vakfımızın amacı eğitim kültür ve dayanışmadır. Eğitimdeki önceliğimizi,  öncelikle kız çocuklarının okutulmasıdır. Çünkü bu doğu ve güneydoğuda halen kanayan bir yaradır. Bizim kırmızı çizgimiz kız çocuklarının okumasıdır. Yalnızca aile fertlerine destek olan bir anlayışımız yok.   Türkiye’nin herhangi bir yerinde eğitim yardımına ihtiyaç duyan çocuklarımıza biz Celali Ailesi olarak yardıma hazırız. SÜMEYRA DUĞAN- KENT YAŞAM

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

İlklerin derneğinden Iğdır’a yakışır...
Iğdırlılar Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği, 14 Kasım 1920 tarihindeki Iğdır’ın düşman işgalinden...

Haberi Oku