Selçuklu sanatında doğunun ve batının hükumdarı anlamındaki çift başlı kartal tasvirlerinden bazılarının boyunlarında halka olması sebebi ilede bu kuşun 'ya benzetilmesi bu iki efsanevi kuşun birleştiği söylenilir.
Türk mitolojisinde olduğu gibi yöresel inanışlardada doğaüstü niteliklere sahip olan bu kızıl renkli devasa kuş hakkında inançlar şöyledir. Yöresel inanışa göre; Bu kuşun, Ağrı dağının tepesinde köşke benzer bir yuvada yaşadığı, insanlar gibi düşünüp konuştuğu, çok geniş bir bilgi ve beceriye sahip olduğu, kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yaptığı ileri sürülmektedir. Ölümsüzlüğü ve yeniden dirilişi simgeleyen bu efsanevi kuş her yıl Temmuz ayında yeniden doğar ve Eylül ayındada yer altına çekilirmiş. Yiğitleri kanatlarının altına alıp yardım eder, ne isterse yapacağını söyler. Efsaneye göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuş ve tüm zamanların bilgisine sahiptir. Ve yine yöresel inanışlara göre bu kuşun kutsal Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığı, her yıl Iğdır ovasına bereket bahşettiği, yörede onun iyilik sever bir doğası olduğuna inanılır. Ruhun ölümsüzlüğüne şahit olmak istiyorsanız her yıl Temmuz ayında yerle gök’ün birleştiği noktada oluşan bu manzara doğa fotoğrafçılarını bekliyor.
Ağrı dağının zirvesinde ki kartal
Her yıl temmuz ve ağustos aylarında ağrı dağının zirvesindeki karlar erimeye başlayınca her yıl ortaya çıkan kartal şekli görenleri adeta büyülüyor. yöre halkınca karların erimesiyle ortaya çıkan kartal hakkında çeşitli inanışlar ve söylenceler vardır. Bunlardan en çok bilineni Divanı lügati’t Türk’te Togrıl (Tuğrul) adı ile bilinmektedir, bu kuş Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. Attila'nın ve bazı Oğuz boylarının bayraklarında Tuğrul kuşu yer almış, Oğuz Kağan Destanı'nda ise Oğuz eşini tepesinde bir Tuğrul kuşu bulunan bir ağacın kovuğunda bulduğu söylenir.